Somurtup Duran Çocuğunuz Neden Sizinle Konuşmak İstemiyor? Ne Yapılabilir?

Ergenlik çağındaki çocuğunuz siz onu konuşmaya davet etseniz ve desteklemeye hazır olsanız da sorununu sizinle paylaşmaktan kaçınabilir. İşte bunun basit ama yaygın dört olası nedeni ve yapabilecekleriniz.

Haberlinki
Haberlinki
21 Eylül 2018 Cuma 12:11
Somurtup Duran Çocuğunuz Neden Sizinle Konuşmak İstemiyor? Ne Yapılabilir?

Pek çok ana baba çocuklarının güne görece neşeli bir ruh halinde başlayıp okuldan mutsuz ve sessiz döndüğünü gözlemiştir. Çocuklarımız bize sorunlarının ne olduğunu anlattıklarında bile onları desteklemek yeterince zordur. Sıcak bir konuşma davetini geri çeviren ergenlik çağındaki mutsuz bir gençle konuşmak ise çok daha zordur.
 
Aslında bu iletişimler hep öngörülebilir bir sıra izler. “Her şey yolunda mı?” diye sorarız ve cevap olarak konuşma davetini kesinlikle geri çeviren tek kelimelik bir cevap alırız. Sonra da çocuğumuzun bizim sevgi dolu desteğimizi reddettiğini düşünür ve inciniriz.
 
Ne var ki pek çok durumda ergenlik çağındaki gençler ellerini göstermek istememekte haklı nedenlere sahiptir. Bunlar çoğu zaman sıradan nedenlerdir, ama sıklıkla gözden kaçırılırlar. Çocuklarımıza daha yararlı olmak istiyorsak aklımızı bunlara yönlendirmekte yarar var. İşte ergenlik çağındaki gençlerin yardım önerisini reddetmesinin arkasındaki olası nedenler ve yapılabilecekler.

1. Yanlış Tepki Vereceğimizden Endişe Ederler

Bütün çocukuklarını olaylar karşısındaki tepkilerimizi izleyerek geçiren çocuklarımız, çoğu zaman bizi kendimizden daha iyi tanır. Sınavdan kötü bir not almaktan dolayı kendini kötü hisseden bir genç ona “daha çok çalışman gerekirdi” diyeceğimizi biliyorsa konuşmaya pek de istekli olmayacaktır.

Engelin bu olduğunu düşünüyorsanız ve bu konuyu salimce konuşabilecekseniz “Kötü bir tepki vereceğimden mi kaygılanıyorsun?” diye sorun. İlk başta merak ettiğiniz şey bu olmasa da, bu soru çok değerli bir diyalogun başlangıcı olabilir.

Gençlere “ben sana söylemiştim” demeden önce bunun uzun vadede yol açacağı sorunları aklımıza getirip bir daha düşünmeliyiz. Gerçekten de onlara söylemiş olsak bile.

2. Olumsuz Dolaylı Sonuçları Önceden Görürler

Ana babalar olarak bizler sorunun ne olduğu konusunda daha dar bir bakış açısına sahipken, konu hakkında daha geniş bilgi sahibi olan gençler resme daha geniş bir açıdan bakıyor olabilir. Sizin için sorun sadece bilgisayarın bozulmasıyken, çocuğunuz bilgisayarı bozmuş olmanın onun gelecekteki bilgisayar kullanma iznini nasıl etkileyeceğini hesaplayacaktır. 

Ergenlik çağındaki çocuklarımız hakkında yargılayıcı olmaktan her zaman kaçınamayız. Ama iki şeyi her zaman göz önünde bulundurmalıyız: İyi çocuklar da aptalca şeyler yaparlar ve tüm hikâyeyi asla bilemeyiz.

Gençlerin (ve tabii yetişkinlerin de) arada sırada işleri berbat ettiğini kabul etmek iletişimi geliştirebilir. Sorunları bizimle paylaşmaya istekli oldukları günlerde şefkatli ve affedici yönümüzü göstermeliyiz: “Bilgisayarını bozduğunu biliyorum; bu konuda ne yapalım dersin?”.

3. Ana Babalarının Zaman Zaman Ağızlarını Sıkı Tutamadığını Bilirler

Ergenlik çağındaki gençler haklı olarak bize anlattıkları şeyleri başkalarına anlatmamızdan endişe ederler. Bazen çocuklarımız için çok önemli sırları başkalarına anlatır ve bunun onlar için önemini ancak sonradan anlarız. Bazı durumlarda da –örneğin intiharı düşünen bir sınıf arkadaşlarından bahsettiklerinde– bu bilginin sır olarak tutulamayacağına karar vermemiz gerekir.
 
İster ağzınızı sıkı tutamadığınız için özür dilerken, ister baştan size güvenmesini sağlamaya çalışırken olsun çocuğunuza aranızdaki konuşmaların gizli kalmasına çok dikkat edeceğinize söz vermek doğrudur. Ergenlik çağındaki çocuklarımız kendileri ya da birlikte yaşamanın bir yolunu bulmak zorunda oldukları başka çocuklar hakkındaki pek çok hassas bilgiyi güvenle paylaşacakları bir ortamı hak ederler.
 
Bu konuda aileler de terapistler gibi nelerin gizli kalması gerektiğine karar vermek zorundadır. Gençlerin kendilerini daha rahat ifade edebilmeleri için kriz durumları dışında sırlarını saklayacağımızı ve onlara moral destek sağlayacağımızı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirtmek gerekir. Çocuğumuz başka bir çocuk hakkında kritik bir bilgi paylaştığındaysa bu bilgiyi gerekli kişilere nasıl ileteceğimiz hakkındaki karar sürecine çocuğumuzu da katmak iyi bir fikirdir.

4. Konuşmak Sorunu Çözecekmiş Gibi Görünmez

Çocuğumuzun sorununun kaynağının ne olduğunu bilmediğimizde bile yakında kendini daha iyi hissedeceği varsayımıyla hareket etmemiz gerekir. Şayet günler boyunca kendilerini kötü hissediyorlarsa ve iyileşme belirtileri göstermiyorlarsa elbette endişelenmemiz gerekir. Ancak çoğu zaman psikolojik sağlık da fiziksel sağlık gibidir: İnsanlar hastalanır ama iyileşirler.
 
Nasıl çocuklarımızın kaptığı virüsleri kişisel almıyorsak, huysuz hallerini de kişisel almamalıyız. Fiziksel hastalıklar sırasında verdiğimiz desteğe benzer bir destek, çocuğumuz suratsız bir sessizliğe büründüğünde de işe yarayabilir. Sorunun ne olduğunu sormadan, onların kendisini daha iyi hissetmesini sağlamak için yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını sorabiliriz. Sessizce yanlarında olmamızı mı isterler? Yoksa biraz yalnız mı kalmayı tercih ederler? Özel bir yiyeceğin ya da biraz televizyon seyretmek istiyorlar mı?
 
Samimi ve genel bir destek sunmanın düşünebileceğimizden çok daha fazla faydası vardır. Ergenlik çağındaki değişimin hızı zaman zaman gençlerin duygusal dengelerini geçici olarak yitirmelerine neden olabilir. Kendilerini rahatsız hissetmeleri karşısında paniğe kapılmayarak ve kabullenici davranarak çok kuvvetli bir mesaj veririz: Kaynağı belirsiz sıkıntını idare edebiliyorum; sen de edebilirsin.

Kaynak: tzv.org.tr

Son Güncelleme: 22.09.2018 11:08
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.