Bebeğinize D Vitamini Vermeyi İhmal Etmeyin

Bebeklere hangi aydan itibaren D vitamini verilmelidir? Neden D vitamini vermek gerekir? D vitamini eksikliği neden olur?

Haberlinki
Haberlinki
01 Kasım 2018 Perşembe 09:55
Bebeğinize D Vitamini Vermeyi İhmal Etmeyin

Bebeğinize D Vitamini Vermeyi İhmal Etmeyin

 

D vitamini eksikliği ülkemiz açısından önemli bir problem. Bu eksikliğin oluşmaması için kampanyalar düzenleniyor.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Özen, “Hayatın ilk haftasından itibaren beslenme tarzı ne olursa olsun (Formüla veya anne sütü fark etmez) tüm bebeklere en az bir yaşına kadar, tercihen 3 yaşına kadar 400 ünite/gün D vitamini (günde 3 damla D vitamini) uygulanmalıdır.” diyerek D vitamininin önemini vurguluyor.

Bebeklere Hangi Aydan İtibaren D Vitamini Verilmelidir?

Dr. Ahmet Özen: Ülkemizde maternal D vitamini eksikliği önemli bir problemdir. Bu nedenle hayatın ilk haftasından itibaren beslenme tarzı ne olursa olsun (Formüla veya anne sütü fark etmez) tüm bebeklere en az bir yaşına kadar, tercihen 3 yaşına kadar 400 ünite/gün D vitamini (günde 3 damla D vitamini) uygulanmalıdır. Bu dozdaki D vitamini günde bir kez 3 damla olmak üzere yıl boyunca sürekli verilmelidir.

Neden D Vitamini Vermek Gerekmektedir?

Dr. Ahmet Özen: Süt çocuğu döneminde bebeklerin ana besin kaynağı anne sütüdür.

Anne sütünün 1 litresinde 12-60 IU D vitamini bulunmakta ve bu miktar bebeklerin günlük 400 IU olan gereksinimini karşılamamaktadır. Benzer şekilde bu dönemdeki bebeklerin aldığı diğer besinlerde de D vitamini yetersizdir.

Bu durumda bebeklik döneminden itibaren güneş ışınları yoluyla D vitamin sentezi veya dışarıdan D vitamini desteği en önemli D vitamini kaynağı olmaktadır.

D Vitamini Eksikliği Neden Olur?

Dr. Ahmet Özen: Bebeklerde D vitamini kaynakları plasental geçiş, anne sütü ve güneş ışığı yoluyla derideki sentezdir. Yaşamın ilk sekiz haftasında bebeklerin D vitamini düzeyleri annelerinki ile paralellik göstermekte, sonraki aylarda ise güneş ışığı daha belirleyici olmaktadır.

Erken bebeklik dönemindeki D vitamini yetersizliği açısından en önemli risk faktörü annede D vitamini yetersizliği olmasıdır. Bebeklerin bir diğer D vitamini kaynağı olan anne sütünde bulunan D vitamini miktarı bebeklerin günlük gereksinimini karşılamamaktadır.

Bu durumda bebeklik döneminden itibaren güneş ışınları yoluyla vücutta D vitamini sentezi veya dışarıdan D vitamini desteği verilmesi en önemli D vitamini kaynağı olmaktadır. Ülkemizdeki gözlemler de ailelerin özellikle kışın çocuklarını ev dışına çıkarmaması ve kundak gibi güneş ışıklarıyla karşılaşmayı önleyen giyim şeklini tercih ettiğini ve bunun da D vitamini eksikliği riskini artırdığını göstermektedir.

Güneş ışığıyla yetersiz karşılaşmanın yanında, beslenme yetersizliği, prematürite (miadından önce doğum), çok uzun süre anne sütü verilmesi, beslenme desteğinin yetersiz olması, düşük sosyoekonomik düzey ve annenin eğitim yetersizliği bebeklik döneminde D vitamini yetersizliği için risk oluşturmaktadır.

D vitamini Eksikliğinin Yol Açtığı Komplikasyonlar Nelerdir?

Dr. Ahmet Özen: Aktif D vitaminin temel görevi bağırsaklardan kalsiyum ve fosfor emilimini sağlayarak vücudun kalsiyum/fosfor dengesini korumaktır. D Vitamini yetersizliği çocuklarda raşitizme erişkinlerde ise osteomalaziye yol açmaktadır.

Raşitizme yol açacak kadar şiddetli olmayan D vitamini yetersizliğinde aktif raşitizm bulguları olmasa bile bu yetersizliğin olumsuz sonuçları oluşmaktadır. Bu durumda kemik yapım-yıkım hızında artma, osteoporoz, hafif osteomalazi ve kalça veya diğer kemiklerdeki kırık olasılığında artma gibi bulgular gözlenebilmektedir.

Bütün bunların yanı sıra, son yıllarda D vitamini yetersizliğinin şeker hastalığıkoroner kalp hastalığıve tüberküloz için hazırlayıcı risk faktörü olabileceği ileri sürülmektedir.

Dışarıdan D Vitamini Almaksızın Sadece Güneş Işığından Faydalanmak Mümkün Müdür?

Dr. Ahmet Özen: Hiç kuşku yok ki D vitamini yetersizliğini önlemenin en fizyolojik yolu anne ve bebeklerin yeterli güneş görmesidir. Bununla birlikte dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Örneğin güneş koruyucu kremlerin D vitamini sentezini %97 oranında azalttığı ve camdan geçerek gelen güneş ışınlarının sentez için uygun olmadığı bilinmektedir.

Düşük D vitamini düzeyine sahip annelerin yaşam şekilleri (ev içinde daha çok zaman geçirmek, kültürel nedenlerle çocukların ev dışına çıkarılmaması, evlerin balkonsuz olması veya güneş ışınlarını engelleyen sık apartmanlı mahallelerde yaşamak gibi) bebeklerinin de yetersiz güneş görmesine neden olmaktadır.

Bu faktörlere kentsel hava kirliliği nedeniyle yeryüzüne ulaşan ultraviyole ışınlarının D vitamini sentezini sağlayacak dalga boyunda olmaması eklenmektedir. Ülkemizdeki gözlemler de ailelerin özellikle kışın çocuklarını ev dışına çıkarmaması ve güneş ışınlarıyla karşılaşmayı önleyen giyim şeklini tercih etmesinin Rikets riskini artırdığını göstermektedir.

Bu nedenle bütün bebeklere yaşamın ilk haftasından itibaren D vitamini verilmelidir. Ayrıca yeterli güneş görmeyen veya D vitamini yetersizliği bakımından riskli bir yaşam şekli olan annelere gebeliklerinin son üç ayında D vitamini verilmelidir.

Güneşten En İyi Faydayı Sağlamak İçin Ne Yapmak Gerekir?

Dr. Ahmet Özen: Bütün hamile kadınların ve bebeklerin günde 10-15 dakika süre ile öğle saatleri dışında güneşe çıkartılması desteklenmelidir.

Çocuklar güneşlendirilirken doğrudan güneş ışınlarına temas etmesi gereklidir ve camdan geçerek gelen ışığın D vitamini sentezi bakımından bir yararı olmadığı bilinmektedir. Güneşlendirmesırasında çocuğun başında şapka olması ve kol ve bacakların çıplak olması gereklidir.

Kaynak : bebek.com

Son Güncelleme: 01.11.2018 10:32
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.